
İç Mimar Melike Kefeli'nin Oda Seçkisi
Kişinin benliğinden iz taşıyan odalar.
Şu an hangi proje üstüne çalışıyorsunuz?
Şu anda iki adet şantiyesi devam eden villa projesi ve bir adet tasarım aşamasında ofis projesi üzerine çalışıyorum.
Tasarladığınız bir mekanın teslim ettiğiniz anda sahip olması gereken özellikleri neler?
Tasarladığım bir mekânın teslim edildiğindeki en önemli özelliği, kullanıcının ihtiyaçlarına uygun olmasıdır. Bazı projelerde işlevsellik ön plandayken, bazılarında dekoratif unsurlar ve estetik atmosfer daha belirleyici olabilir. Bu durum, tamamen projenin niteliğine ve kullanıcının beklentilerine bağlı. Dolayısıyla her tasarım, kendi bağlamında ve amacına göre değerlendirilmeli. Örneğin, bir konut projesinde mekânın her detayında kullanıcıdan izler bulunması benim için temel bir kriter. Kullanıcının yaşam senaryosu dikkatle analiz edilmeli, zevkleri doğru kavranmalıdır ki ortaya onun için keyifli, yaşanabilir ve kişisel bir mekân çıksın. Tasarım sürecinde, kullanıcıya hissettirmek istediğim duyguları önce kendim hayal ederek ve deneyimleyerek mekâna yansıtmaya özen gösteririm. Tasarımın en önemli ve bana göre en meşakkatli aşaması, kullanıcıyı tanımak, ihtiyaçlarını, tarzını ve taleplerini doğru anlamak; ardından konsept ve kullanıcı senaryosunu oluşturmaktır. Bu süreçte önem verdiğim nokta, ilk aşamada edindiğim bilgileri kendi tasarım filtremden geçirerek mobilyadan mimari unsurlara kadar bir bütün halinde duygu ve deneyim alanı tasarlamaktır.
Hızla değişen alışveriş trendlerinde kalıcı bir oda tasarlamak mümkün mü?
Zamansız bir oda tasarlamak kesinlikle mümkündür. Örneğin bugün çevremize baktığımızda, evlerde ya da kafelerde kullandığımız pek çok sandalyenin aslında 60–70 yıl önce tasarlanmış olduğunu görebiliriz. Burada moda ve alışveriş trendlerinden çok, özgünlük, malzeme, işçilik kalitesi ile işlevselliğe öncelik veriyorum. Örneğin, bir kişinin salonundaki kitaplıkta ne kadar kendisinden izler varsa, o mekânın modasının geçmesi de bir o kadar zor olacaktır. Elbette trendler takip edildikçe onlardan etkilenilir; ancak bu etkiler tasarım süzgecimizden geçirilerek hayatımıza dâhil edilirse, mekânlarımız trendler geçse bile özgünlüğünü korumaya devam eder.
Bu odayı tasarlarken neler düşündünüz?
Bu odayı tasarlarken amacım, Mid-Century Modern’in yalın ve fonksiyonel çizgilerini, Geleneksel stilin sıcak ve davetkâr dokusuyla buluşturmaktı. Mid-Century Modern’in temiz hatları, minimal formları ve işlevsel mobilyaları mekânda modern bir ferahlık yaratırken, Geleneksel stilin kadife ve doğal malzemelerle sağladığı sıcaklık, mekâna samimi ve tanıdık bir atmosfer kattı.
Bu iki akımı bir araya getirerek, hem çağdaş bir estetik hem de geçmişin konforunu hissettiren dengeli bir mekân tasarlamayı hedefledim.Mobilya seçimlerinde farklı stilleri bilinçli bir şekilde bir araya getirdim. Yuvarlak ahşap yemek masası, mekânın merkezinde sıcak bir toplanma noktası oluştururken; paslanmaz detaylı sandalyeler odanın çağdaş havasını vurguladı. Yeşil kadife kumaşlı koltuk, geleneksel stilin dokusunu ve davetkâr ruhunu yansıtırken, masif kabuğa sahip tekli koltuklar odaya doğal ve heykelsi bir etki kazandırdı. Deri bench’i ise minimal formu ve doğal dokusuyla hem oturma alanına zarif bir tamamlayıcı oldu hem de farklı stiller arasındaki uyumu güçlendirdi. Orta alanda tercih ettiğim cam detaylı sehpa, tasarıma ferahlık ve şeffaflık katarak mekânı daha hafif hissettirdi. Aydınlatmada kullandığım keten avize ise dokusuyla geleneksel bir sıcaklık ve doğallık sundu.Renk paletinde özellikle toprak tonları, bej ve doğal ahşap yüzeyler üzerinde durdum. Bu seçimler, farklı stillerin uyumlu bir dil yakalamasına yardımcı oldu. Yerleşimde gelenekselin simetrisine bağlı kaldım; formlarda ise modern tasarımın hafifliği ön plandaydı. Benim için önemli olan, bu odada geçmişin tanıdık konforunu bugünün yalın işlevselliğiyle buluşturmaktı. Sonuç olarak ortaya çıkan mekân; hem huzurlu ve davetkâr, hem de çağdaş ve zamansız bir kimlik taşıyor.